Kanserle savaşmada diyetin rolü nedir

Günümüzde kanser, dünya genelinde en yaygın görülen ve ölüme neden olan hastalıklardan biridir. Birçok faktör kansere yol açabilirken, sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi ve dengeli bir beslenme alışkanlığı edinilmesi kanser riskini azaltabilir. Sağlıklı beslenme, kanserle savaşmada önemli bir rol oynar ve vücudun savunma mekanizmasını güçlendirerek kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebilir. Bu yazıda, kanserle mücadelede diyetin rolünü inceleyeceğiz.

Diyetin kanserle mücadeledeki etkisi üzerine yapılan araştırmalar, sağlıklı bir beslenmenin kanseri önlemeye yardımcı olabileceğini göstermektedir. Öncelikle, dengeli bir diyet ile kilo kontrolü sağlanması kanser riskini azaltabilir. Özellikle obezite ile ilişkili bazı kanser türleri, düzenli egzersiz ve dengeli beslenmeyle önlenilebilir. Ayrıca, sağlıklı besinler tüketerek vücudun antioksidan düzeyini artırabilir ve serbest radikallerin neden olduğu DNA hasarını önleyebiliriz.

Kanserin gelişim sürecinde önemli bir rol oynayan faktörlerden biri de inflamasyondur. İnflamasyon, vücudun savunma mekanizmasıdır ancak kronik hale gelirse zararlı olabilir. İnflamasyonu azaltmak için anti-inflamatuar özelliklere sahip gıdalar tüketmek önemlidir. Antioksidanlarla zengin olan meyve ve sebzeler, omega-3 yağ asitleri içeren balık gibi yiyecekler inflamasyonu azaltarak kansere karşı koruyucu etki sağlar.

Diyetteki lif miktarının artırılması da kanser riskini azaltmada önemli bir faktördür. Lifli gıdalar sindirim sistemini düzenler ve bağırsak hareketlerini artırır. Bu da toksinlerin daha hızlı atılmasını sağlar ve bağırsak kanseri riskini azaltır. Lif açısından zengin yiyecekler arasında tam tahıllar, sebzeler, meyveler ve baklagiller bulunur.

Ayrıca, hayvansal kaynaklı yağların yerine bitkisel kaynaklı yağları tercih etmek de önemlidir. Hayvansal yağlar doymuş yağ asitleri içerdiği için kanser riskini artırabilirken, bitkisel kaynaklı yağlar doymamış yağ asitleri içerir ve daha sağlıklıdır. Özellikle zeytinyağı gibi tekli doymamış yağ asitleri içeren yağlar kalp dostudur ve kanser riskini azaltıcı etkiye sahiptir.

Protein alımının da dikkat edilmesi gereken bir noktadır çünkü fazla protein tüketimi bazı kanser türleriyle ilişkilendirilmiştir. Protein ihtiyacını bitkisel kaynaklardan karşılamak daha sağlıklı olabilir. Örneğin, kuru baklagiller protein açısından zengindir ve aynı zamanda lif içeriğiyle bağırsak sağlığına da katkıda bulunur.

Kanserin önlenmesinde en önemli besin grubu ise meyve ve sebzelerdir. Meyve ve sebzeler antioksidanlarla doludur ve vücutta serbest radikallerle savaşarak DNA hasarını önlerler. Çeşitli renkteki meyve ve sebzeler farklı vitaminler, mineraller ve fitokimyasallar içerdiği için çeşitlilik çok önemlidir. Özellikle C vitamini açısından zengin olan turunçgiller (portakal, mandalina vb.), brokoli gibi cruciferous sebzeler (lahana, karnabahar vb.) ile domates gibi likopen içeren sebze ve meyvelerin tüketimi önerilmektedir.

Bunların yanında yeşil yapraklı sebzeler de anti-kanserojen etkiye sahiptir. Ispanak, roka, pazı gibi yeşil yapraklı sebzeler folat açısından zengindir ve DNA sentezine yardımcı olurlar. Ayrıca lahana gibi cruciferous sebzelerde bulunan sulforafan adlı bileşik sayesinde hücre hasarını onaran enzim üretimi artar.

Balık tüketimi de kansere karşı koruyucu etkiye sahip olabilir çünkü balık omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Omega-3 yağ asitleri iltihaplanmayı azaltarak kansere karşı koruyucu etki gösterirken aynı zamanda beyin fonksiyonlarına da katkıda bulunur.

Son olarak bahsetmek istediğimiz nokta ise işlenmiş gıdaların tüketiminin sınırlanmasıdır. İşlenmiş gıdalarda genellikle yüksek miktarda şeker, tuz ve doymuş yağ bulunurken aynı zamanda kimyasal katkı maddeleri de içerebilirler. Bu nedenle doğal ve organik beslenmeye özen göstermek kansere karşı koruyucu olabilir.

Kanser tedavisinde diyet desteği

Kanser teşhisi konulduktan sonra tedavi süreci oldukça zorlu olabilir. Ancak doğru beslenme alışkanlıkları bu süreçte destekleyici olabilir. Kanser tedavisinde diyet desteği genellikle hastaya bireysel olarak planlanır çünkü her bireyin ihtiyaçları farklı olabilir.

Tedavi sürecinde genellikle iştahsızlık görülür ve kilo kaybına yol açabilir bu nedenle enerji yoğunluğu yüksek gıdalar tercih edilebilir. Protein alımının da yeterli olmasına dikkat edilmelidir çünkü protein dokuların onarılmasında rol oynar.

Ayrıca tedavi sırasında bağışıklık sistemi zayıflayabilir bu nedenle enfeksiyon riskini azaltmak için temizlik hijyenine dikkat etmek önemlidir. Probiyotik içeren gıdalar (yoğurt vb.) veya probiyotik takviyeleri bağırsaktaki dost bakterileri artırarak bağışıklık sistemini destekleyebilir.

Tedavi sürecinde yan etkilerden bazısı mide bulantısı veya ishal olabilir bu durumda mideyi rahatlatacak veya bağırsak hareketlerini düzenleyecek gıdalar tercih edilebilir (rezene çay vb.).

26.01.2024 20:52 tarihinde Mehmet Kayacı tarafından yazıldı.