Günümüzde sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve vücudumuzun dengesini korumak için pek çok farklı diyet yöntemi bulunmaktadır. Bu diyetler arasında en popüler olanlardan biri de alkali diyetidir. Alkali diyeti, vücudun asit-baz dengesini korumayı hedefleyen bir beslenme tarzıdır. Bu yazımızda alkali diyetinin ne olduğunu, nasıl uygulandığını ve pH dengemizi nasıl koruyabileceğimizi detaylı bir şekilde ele alacağız.
İlk olarak alkali diyetinin temel prensiplerinden bahsedelim. Vücutta normalde hafif bir alkalinite (bazlık) durumu söz konusudur. Ancak modern yaşam tarzı, yanlış beslenme alışkanlıkları, stres gibi etkenler vücudun asitliğini artırabilir. Bu da pek çok sağlık sorununa yol açabilir. Alkali diyeti ise vücudun asit-baz dengesini yeniden sağlamayı amaçlar.
Alkali diyetinde asitli gıdaların tüketimi sınırlandırılırken, alkali gıdaların tüketimi artırılır. Asitli gıdalar genellikle protein açısından zengin hayvansal ürünler, şekerli ve işlenmiş gıdalardır. Öte yandan alkali gıdalar ise sebzeler, meyveler, baklagiller gibi besinlerdir.
Alkali diyetinin ana amacı vücutta oluşan asidik bileşiklerin dışarı atılmasını sağlamaktır. Bunun için idrar ve terleme yoluyla atılım gerçekleşir. Alkali diyeti uygulayan kişiler genellikle daha fazla su içer ve idrar çıkışını artırır. Böylelikle vücutta biriken asidik bileşiklerin atılımı kolaylaşır.
Alkali diyetinin sağladığı bir başka fayda ise bağışıklık sisteminin güçlenmesidir. Çünkü alkali gıdalar antioksidan özelliklere sahiptir ve serbest radikallerle mücadele ederler. Serbest radikaller vücuda zarar veren maddelerdir ve bağışıklık sistemini zayıflatabilirler. Alkali diyeti sayesinde serbest radikallerin etkisi azaltılabilir ve bağışıklık sistemi desteklenebilir.
Peki alkali diyetini nasıl uygulamalıyız? İlk olarak günlük beslenme planımızda asitli gıdalara yer vermemeliyiz ya da bunların tüketimini sınırlamalıyız. Kırmızı et, işlenmiş et ürünleri, şekerli içecekler, fast food gibi yiyecekleri mümkün olduğunca azaltmalı veya tamamen çıkarmalıyız.
Bunun yanında alkali gıdalara ağırlık vererek tüketimimizi artırmalıyız. Sebzelerin çoğunu çiğ veya buharda pişirerek tüketebiliriz. Yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, kabak gibi sebzeler alkali kaynaklarıdır ve mutlaka günlük beslenme planımızda yer almalıdır.
Meyveler de alkali diyetinde önemli bir yer tutar. Özellikle limon, portakal gibi turunçgiller hem alkalin hem de C vitamini kaynağıdır. Bunların yanında avokado da alkalin özelliklere sahip bir meyvedir ve tüketimine özen gösterilmelidir.
Ayrıca baklagiller de alkalin özelliklere sahip besinler arasında yer alır. Nohut, mercimek, fasulye gibi baklagiller hem protein hem de lif açısından zengindir ve sağlıklı bir beslenmenin vazgeçilmezidir.
Alkali diyetine ek olarak bazen pH değerimizi kontrol etmek de önemlidir. Bu amaçla evde pH test cihazları kullanabilir veya idrarın renginden pH değerimizi tahmin edebiliriz. İdrarın turuncu renkte olması asidik durumu gösterirken, yeşil veya mavi renkte olması daha alkalindir.
16.08.2024 11:00 tarihinde Burak Gül tarafından yazıldı.